-
1 peşine takmak
взять с собо́й, увле́чь за собо́й -
2 takmak
I vi1) einlegen (-e)üçüncü vitese \takmak den dritten Gang einlegen2) bir şeye dişini tırnağını \takmak ( fam) sich die Zähne an etw ausbeißenII vt1) anbringen, befestigen; ( dizgin) anziehen; ( emniyet kemeri) anschnallen; ( kemer, kelepçe) anlegen; ( kılıç) gürten; ( lastik) aufziehen; ( yüzük) ansteckenbir çalgıya tel \takmak Saiten auf ein Instrument ziehen2) einsetzen (-e in)camı çerçeveye \takmak die Scheibe in den Rahmen einsetzen4) (ad, lakap) gebenbirine lakap \takmak jdm einen Spitznamen geben5) ( süngü) aufpflanzen6) ( gözlük) aufsetzen7) (sl) ( borç bırakmak) schuldig bleibenkirayı \takmak die Miete nicht bezahlenbirine \takmak jdn auf dem Kieker habenbir şeyi kafasına \takmak sich etw in den Kopf setzen10) (sl) ( sınavını başaramamak) durchfallenmatematikten taktı er ist in Mathe(matik) durchgefallen12) birini peşine \takmak jdn in Schlepp [o ins Schlepptau] nehmen13) (sl) ( olumsuz biçimde)o hiç kimseyi takmaz dem sind alle schnuppe -
3 takmak
-i, -e1) нацепля́ть, прикрепля́ть; наве́шиватьkapıyı takmak — наве́шивать дверь
kılıç takmak — нацепи́ть са́блю
şapkaya yeni kordela takmak — прикрепи́ть к шля́пе но́вую ле́нту
2) прикрепля́ть, надева́ть (подарок - украшение жениху, невесте)geline pırlanta yüzük takmışlar — неве́сте [на па́лец] наде́ли бриллиа́нтовое кольцо́
3) прозва́ть, дать про́звище / кли́чкуona bu adı kim takmıştır — кто дал ему́ э́то про́звище
4) с отриц. не счита́ть ва́жным / значи́тельнымo hiç kimseyi takmaz — он никого́ не уважа́ет, он ни с кем не счита́ется
5) задолжа́ть, не расплати́тьсяZiya yine bin lira taktı — Зия опя́ть не отда́л ты́сячу лир
6) вставля́ть; прикрепля́тьcamı çerçeveye takmak — вста́вить стекло́ в ра́мку
kravatı takmak — наде́ть га́лстук
7) носи́ть (очки и т. п.)gözlük takmak — носи́ть очки́
yüzük takmak — носи́ть кольцо́
8) -den, -de засы́паться, провали́ться ( на экзамене)9) со словами arka, art, peş взять с собо́й, увле́чь за собо́йpeşine on kişi takarak geldi — он пришёл, приведя́ с собо́й де́сять челове́к
-
4 peş
Iвста́вка ( чтобы расставить платье)II••- peşimi hiç bırakmaz
- peşinde dolaşmak
- peşinde gezmek
- tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor
- peşine düşmek
- peşine gitmek
- ekmek parası peşine gittiler
- peşinde gitmek
- peşinde koşmak
- peşinden koşmak
- peşine takılmak
- peşine takmak
- peşinden yürümek -
5 peş
peş1 Besatz m (bei Kleidung)peş21. → arka2. adv: peş peşe hintereinander;peş peşe oluşmak dicht aufeinander folgen3. postp: peşinde, peşinden, peşine hinter (D, A); nach D;peşinde auf der Suche nach D;peşinde dolaşmak fig fam hinterher sein (hinter D);biri diğerini peşinden çeker das eine zieht das andere nach sich;-in peşine düşmek hinter jemandem herlaufen; fig fam hinter jemandem hersein, jemandem die Bude einrennen;-in peşine takmak mitbringen, fam ranschleppen -
6 peş
peş sbir şeyin/kimsenin \peşinde olmak hinter etw/jdm her seinbirinin \peşinde dolaşmak jdm nachstellen, jdn verfolgenbirinin \peşinde(n) gitmek ( izlemek) jdm folgen; ( düşünce ve görüşlerini benimsemek) sich jdm anschließenbirinin \peşinden koşmak hinter jdm herlaufen, jdm nachlaufenbirinin \peşine takılmak sich an jds Fersen heften\peşine takmak mitnehmenpolis \peşindeydi ( fam) die Polizei war ihm hinterher -
7 Schlepptau
Schlepptau <-(e) s, -e> ntçekme halatı; -
8 tail
adj. arka————————n. kuyruk, kıç, uç, peşine takılan kimse, şartlı tasarruf (miras), sınırlı sahiplik (miras)————————v. kuyruk takmak, kuyrul yapmak, peşine takılmak, gütmek, sapını ayıklamak, azalmak, izlemek, kuyruğu ile tutmak* * *1. kuyruk 2. peşine takıl (v.) 3. kuyruk (n.)* * *[teil] 1. noun1) (the part of an animal, bird or fish that sticks out behind the rest of its body: The dog wagged its tail; A fish swims by moving its tail.) kuyruk2) (anything which has a similar function or position: the tail of an aeroplane/comet.) kuyruk2. verb(to follow closely: The detectives tailed the thief to the station.) takibe almak- - tailed- tails 3. interjection(a call showing that a person has chosen that side of the coin when tossing a coin to make a decision etc.) yazı- tail-end- tail-light
- tail wind
- tail off -
9 anhängen
anhängen1 <-ge-, h>1. v/t -in arkasına takmak;(an A) AUTO, BAHN -e takmak, bağlamak;fam jemandem etwas anhängen b-ne bş-i kakalamak, sokuşturmak;jemandem einen Mord anhängen bir cinayeti b-nin üstüne yıkmak -
10 dranhängen
dran|hängenwir können an unseren Urlaub noch eine Woche \dranhängen iznimize bir hafta daha ekleyebiliriz, iznimizi bir hafta daha uzatabilirizIII vr -
11 einhängen
-
12 tag
etiket, fis; çok sik kullanilan laf, beylik laf; elim sende oyunu; etiketlemek, fis takmak; eklemek; (along/on ile) pesine takilmak, birlikte gitmek, takilmak
См. также в других словарях:
peşine takmak — yanında götürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
peş — 1. is., hlk., Far. pīş Bazı giysilerin bol olması için yanlarına eklenen kumaş parçası 2. is., Far. pes 1) Arka, art Biz kuru canımıza razıyız, diye peşimizden geliyordu. F. R. Atay 2) Elbisenin etek kısmı Birleşik Sözler peş peşe peşi peşine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürümek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmaksızın çekerek, iterek götürmek, sürüklemek 2) Hafif bir şeyi sürüklemek Eteğini sürümek. Duvağını sürümek. 3) Herhangi bir sebepten dolayı güçlükle yürümek 4) Bir şeyi peşine takmak, alıp götürmek Diyar diyar beni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… … Çağatay Osmanlı Sözlük